SAĞLIKLI ÇOCUK-EBEVEYN İLİŞKİSİ
Anne-baba tutarlı olduğu takdirde, çocuğuyla işbirliği içine girme fırsatı bulabilir ve ona nasıl davranması gerektiğini en iyi şekilde öğretebilir. Çocuk ile ebeveyn arasındaki işbirliğinin oluşturabilmesi için , ‘’çevrenin yapılandırılması’’ ile ‘’tutarlılık’’ kavramları özel bir önem taşır.
Aile ve çocuk ilişkilerinde, çevrenin yapılandırılması gerekir. Örneğin; yemek öncesi tatlıyı çocuğun görme alanının dışında tutmakla, yemekten önce tatlı istemesini engellemiş, böylelikle çevreyi beklenen davranışa uygun bir şekilde yapılandırmış olursunuz. Ebeveyn, önceden tahmin edilebilir, mantıklı bir şekilde davranmalı yani tutarlı olmalıdır. Böylelikle çocuk, ne tür geribildirimlerle karşılaşabileceğini önceden tahmin edebilir. Bu konuda çocuğun istekleri şunlardır;
*Davranışının sonuçlarını öğrenmek,
*Dürtülerine dayalı eylemlerini kontrol edebilmek,
*İşbirliğinin yararlarını öğrenmek.
Ebeveynin istekleri ise;
*Çocuğun yaşına ve yeteneğine uygun olarak oluşturulacak seçenek ve geribildirimleri öğrenmesini sağlamak,
*Sınır koyma konusunda tutarlı olmak,
*Çocuğun önceden kestirebileceği istikrarlı geribildirimler verebilmek.
ÇOCUĞU ÖNCEDEN HAZIRLAMA
Çocuğa, faaliyetini değiştirmesi için bir süre tanınması halinde, onun işbirliğine daha yatkın olduğu görülür. Çocuğun mevcut eylemi sürerken yeni bir eyleme başlayabilmesi için, beş dakika önceden haber vermek uygun gerekir.
Örneğin; ‘’El yıkamak ve yemeğe oturmak için son beş dakika.’’ Söylenen yapılmamışsa, yavaş bir tonda , ‘’Şimdi ben ne söyledim?’’ ; ‘’ Benim tam ne söylediğimi tekrarlayabilir misin?’’; yapılmışsa , ‘’ Tamam, beni çok iyi dinlediğinden emin oldum’’, ‘’ Beni dinlediğin zaman mutlu oluyorum’’ , ‘’ Dikkatle dinlediğin için teşekkürler,’’ denebilir.
ÇOCUĞU CESARETLENDİRME
*Sınırlı seçenekler sunarak ,
*Küçük sorumluluklar vererek ,
*Yapılması istenenle ilgili olarak olumlu uyarılarda bulunarak ,
*’’Lütfen’’ ve ‘’ teşekkür ederim’’ sözcüklerini kullanarak,
*Empati , mizah ,övgü ve ödülle.
Çevreyi yapılandırmada, küçük görevler vermek ve sınırlı seçenekler sunmakla çocuğun işbirliğini artırmak kolaylaşır. ‘’ Yemek yedikten sonra temizliğini de yap,’’ yerine ‘’ Lütfen tabaklarını bulaşık makinesine koy, ’denebilir. Bu olumlu uyarıdır.
Çocuğa olabildiğince, neleri yapmaması gerektiği değil, neleri yapması gerektiği anlatılmalıdır. Oysa çoğu ebeveyn , ‘’Koşma,’’ , ‘’Onu öyle yapma ,’’ şeklinde olumsuz uyarılarda bulunur.
Lütfen ve teşekkür ederim: Anne-baba, çocuklarından bir şey isterken , ‘’ lütfen ‘’ve ‘’teşekkür ederim’’ sözcükleriyle iyi bir model oluştururlar. Buradaki ‘’lütfen ‘’ sözcüğü, benim söylediklerime kulak ver, anlamına gelir. Ayrıca çocuğun saygılı bir biçimde nasıl istekte bulunabileceğini öğrenmesine yardımcı olur. ’’Lütfen oyuncaklarını mutfağın dışına taşı’’ isteği gerçekleşmemişse, ‘’ Ben sana oyuncaklarını mutfaktan kaldırmanı söyledim, şimdi onları alman lazım’’ denilebilir. Eğer çocuk işbirliğine girmekte nazlanıyor ve şikayet ediyorsa, ‘’teşekkür ederim’’ diyerek işbirliğini derhal pekiştirin. Küçük bir direnmenin ardından ebeveynin isteği yerine gelir. ’’Yapmak istememene rağmen bana yardımcı olduğun için teşekkür ederim’’, ya da ‘’Oyuncaklarını odana götürdüğün için teşekkür ederim.’’ ‘’Sana söylediğim bir şeyi yaptığın için çok memnunum,’’ diyerek olumlu davranışlarını pekiştirmesini sağlayın.
Empati: ‘’Oyun oynamaya devam etmek istediğini biliyorum. Ben de keyif aldığın sırada seni bölmek istemezdim.’’
Mizah: ‘’ Şimdi şakacıktan sen kuş ol. Yemeğe uçuyormuş gibi yap.’’
Övgü: ‘’ Çok iyi bir yardımcısın ,’’, ‘’ Sen gerçekten ne yapılması gerektiğini biliyorsun.’’
Ödül: ‘’ Banyonu yapıp, dişlerini ben uyarmadan fırçalarsan, yatarken bir hikaye daha okuyacağız.’’
EBEVEYNİN KENDİ KONTROLÜNÜ SÜRDÜRMESİ
Çocuğun karşı koyuşunun öfkeye sebep olması halinde kendinizi kontrol edin. Ebeveyn, gerekirse kendini daha güçlü hissedebilmek için kendine ara verebilmelidir. Bu ara verme, aynı zamanda çocuğa, bir tahrik karşısında öfkenin nasıl kontrol edilebileceğini gösterme fırsatı da verecektir. ‘’ Giderek sinirleniyorum. Bu nedenle bir dakika ara verelim, sonra devam ederiz, ’diyebilmelidir. Birkaç dakika sonra, ‘’Tamam, şimdi daha sakinim,’’ diyerek çocuğun yanına gelebilir.
UYARMA
‘’Söyleneni yapmazsan, sonuç bu olur,’’ şeklinde uyarmak yararlı olur. ‘’ Odanı toplamaya başlamazsan, bazı haklarını geri almak zorunda kalacağım. Örneğin, bir oyuncağını ortadan kaldıracağım,’’ ‘’Eğer kendini kontrol etmemeyi sürdürürsen, kısa bir süre, odana ‘ara verme’ ye gitmen gerekecek.
SINIR KOYMA
Yukarıda sözü edilen uyarılara rağmen, istenmeyen davranışın devamı halinde ebeveyn ‘’sınır koyma’’ yöntemini uygulamalıdır: ‘’Ben sana kendini kontrol edemediğin takdirde ‘ara vermek’ için odana gitmen gerekeceğini söylemiştim. Kontrolünü sağlayamadığına göre, kendini kontrol edinceye kadar şimdi odana git.’’
Sonuç olarak; kendini kontrol, doğuştan gelen değil, sonradan öğrenilerek kazanılan bir beceridir. Öğretme, cezalandırmadan daha etkilidir. Çocuklar, kendilerine sunulan seçenek ve geri bildirimler açık ve anlaşılır olduğu, yaş ve yeteneklerine uygun olduğu taktirde en iyi şekilde öğrenirler. Ebeveyn tutarlı olduğu takdirde, çocuğuyla işbirliği içine girme fırsatı bulabilir ve ona nasıl davranması gerektiğini en iyi şekilde öğretebilir.